Translate

5 Mart 2016 Cumartesi

Ayaşlı ile Kiracıları üstüne


        MEB’in liseler için hazırladığı yüz temel eser listesinde boy gösteren bir Memduh Şevket Esendal romanıdır.1942’de CHP Roman Yarışmasında dereceye girmiştir.Cumuriyet’in ilk yıllarındaki toplumsal değişiklikleri anlatması açısından önemlidir.Kanımca temel eserler listesine girmesinin de en büyük sebebi budur. Bir banka memuru, Cumhuriyetin ilk yıllarının Ankarası’nda dokuz odalı bir apartman dairesine taşınır. Bu daire, bir köy beyinin oğlu olan Ayaşlı İbrahim Bey tarafından devletten kiralanmıştır ve çeşitli sebeplerle Ankara’ya gelenlere oda oda kiralanır. Pansiyon olarak kabul edilebilecek bu mekanda çok sayıda insan bir arada yaşamaktadır. Anlatıcı rolünü üstlenen banka memuru, rastlantı sonucunda taşındığı bu mekanda birlikte yaşadığı kişileri ve tanık olduğu olayları anı biçiminde anlatır.

       Anlatıcı, bu mekânda yaşayan kişileri yakından tanıdıkça ortama dedikoduculuk, çıkarcılık, bencillik, sorumsuzluk, paraya ve kumara düşkünlüğün hakim olduğunu görür ve rahatsızlık duyar. Dairedekilerin hemen hepsi pansiyonerlerden Turan Hanım'ın odasında kumar oynamak veya kumar oynayanları seyretmek için toplanmaya başar. Turan Hanım, İskender Bey ve İffet Hanım, kumarda baş rolü oynar, diğerleri onlara para kaptırır. Turan Hanım, dairenin merkezi haline gelirken İffet Hanım bir salon kadınına dönüşür. Turan işleri büyütüp ayrı bir evde kumarhane kurduğunda pansiyonda kumarhane işletme işini İffet üstlenir ancak daireye kumar için dışardan gelen gelenlerden biri ile ilişkiye girip zührevi bir hastalığa yakalanınca kumar işini yürütemez. Pansiyonun hizmetçisi Halide de gayri-meşru bir ilişkiden hamile kalmıştır ve çocuğunu doğurmaya karar vererek pansyiondan ayrılır. Pansiyonda yaşayanlar ölme, öldürülme, tutuklanma, boşanma gibi sebeplerle dört bir yana dağılırken Anlatıcı, pansiyonelerden Hasan Bey’in Ayvalık’ta yaşayan kızı Selime ile mutlu ve saygın bir evlilik yapar, birlikte Adana'ya giderler. Ayaşlı, apartman katını devletten yeniden kiralamaktan vazgeçer; kocası tarafından terk edilen Faika Hanım ile ayrı bir eve taşınır. Ayaşlı, kısa bir süre sonra hayatını kaybettiğinde daha önce felç geçirerek ölen Hasan Bey'in yanındaki bir mezara defnedilir.

       Roman hakkında birkaç ufak değerlendirmeye gelelim.ilk kısımlar size pek yavan gelebilir.Bir yerden sonra ‘ ne yapıyorum ben’ gibi absürt sorularla karşı karşıya kalabilirsiniz.Ama sabretmeyi bilirseniz hemen yargıya varmanın pek doğru olmadığını fark edersiniz.Olabildiğince sade bir dille ve konuşma dilinin bütün sıcaklığını yansıtacak biçimde kaleme alınmış.Kısa cümleler sık sık kullanılmış ve yerel halk söylemlerine-deyim vb- bolca yer verilmiş.Yalnız karakter sayısı epey fazla.Tam olarak otuz altı karakter mevcut.Bunlardan on sekizi pansiyonda yaşar ve diğer on sekiz dışarıdandır.Daha önce bu kadar kalabalık bir roman okuduğumu pek hatırlamıyorum doğrusu.Ama buna rağmen okur herhangi bir zorlukla karşılaşmıyor.Aksine daha keyifli bir hava katıyor.Çünkü derinlemesine karakter tahlilleri yok.Kişileri yalnız söyledikleri ve davranışlarıyla tanırız.Roman dikkatli incelendiğinde  diyaloglar üzerine kurulmuş izlenimi verir.Pansiyon sakinlerini bu diyaloglar aracılığı ile tanırız.Romanda birbirinden farklı insanların ahlaki çöküntülerine,günlük yaşayışlarındaki kaygılarına,memur kenti Ankara’nın ahvaline tanık oluruz.Bu açıdan lisede okutulması pek de fena değil.Ancak kanımca edebi değer açısından pek de zengin değil. Romanın asıl önemli kılan, bir dönüşümün, yeni yaşam biçimlerinin çok iyi gözlemlenip aktarılmasından geliyor. Ankara'nın, başı sıkışan herkesin ilk başvuru yeri haline gelişi, kadın ve erkeklerdeki giyim kuşam ve davranış değişiklikleri, iş adamlarının otellerde verdiği ziyafetler, uyuşturucu ticaretinin yavaş yavaş yüksek mevkilerdeki kişilere bulaşması, bürokratların tartışılmaz iktidarı gibi motifler, Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan -ve bugüne dek gelen- bozukluklar olarak yazarın gözünden kaçmamış.Bütün bu  olumsuz hadiselere karşı yazar olumlu yeni bir insan tipini de ihmal etmez.Anlatıcı ve Selime'nin düğünü, Cumhuriyetin arzuladığı ailenin kuruluşunun müjdecisidir. Esendal için, bu toplumun sağlıklı yapı taşları sağlıklı ailelerdir!

Edebiyatçılar Ne Diyor ?

«Ayaşlı Ve Kiracıları daha çok bir roman denemesidir. Bu denemede Ayaşlı ile kiracıları arasındaki çoğu zaman gizli kalan mücadelenin çok süratli bir tablosu çizilmiştir. Kusuru yoktur denemez. Belki tam bir bütünlükten mahrumdur, eksik, yarım kalmış bir hal dikkatimizi çeker. Ama o bile devrine göre yeni sayılır. Yapısı dayanıklıdır, dili az çok parlak, hiç olmazsa sadedir. Bu dil daha sonraki hikayelerinde büsbütün arınmış, sevdiğimiz Türkçe olmuştur.» (Şahap Sıtkı).
«M.Ş.E., hikayelerinde olduğu gibi, bu romanında da, alışılmışın dışında yepyeni bir teknik kullanmış; belli bir kişinin bir tek macerası yerine, bir çevre içindeki birçok kişilerin maceralarını hep bir arada yürüterek, o çevrenin kesitini vermiştir.» (Cevdet Kudret).
«Bu roman Cumhuriyetten hemen sonraki yılların Ankara’sında bir apartmanın ayrı yarı kiraya verilen dokuz odasında yaşayan türlü kişilerin bir mevsimlik toplu hayatlarının ve ayrı sürdükleri kaderlerinin gerçekçi gözle, sadelik ve içtenlikle, rahat, oyunsuz ve temiz bir dil kullanılarak anlatılmış hikayesidir.» (Konur Ertop).
«Başkent Ankara’nın kurtuluş yıllarında, bir evin türlü tabaka, meslek ve meşrepte kişilerini anlatan bu roman, hem bir sosyal yergi hem de töre romanı niteliğindedir. Bir alay orta halli kişinin serüvenlerini teker teker anlatan ve bu olayları hafif ilintilerle birbirine bağlayan bu roman çatısı itibariyle uzun bir hikaye gibi kurulmuştur.» (Ahmet Kabaklı).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder